Urfa’da
Yazarlık ve Yazar Olmak V
Urfalı
yazarların yazarlık haklarını dile getirmeyişleri, kendilerini ifade
edememeleri ve pasif duruşları nedeniyle kendilerine gösterilmesi gereken saygı
ortaya çıkmamaktadır. Bağırmazsanız kimse sesinizi duymaz ve yardıma koşmaz
misali, sessizlik itibarsızlığı ortaya çıkarmaktadır.
Yerel
yazarlara ilgisizlik sadece Urfa’ya özgü bir durum değildir. Kitap fuarları
nedeniyle farklı illerde görüştüğümüz birçok yazar yerel kurumların
ilgisizliğinden yakınmaktadır. Ancak birçok ilde rastladığımız bu durum Urfalı
yazarlarla farklılık göstermektedir. Diğer birçok ilde yazarlar haklarını
aramakta ve seslerini duyurmak için mücadele etmektedirler. Yerel resmi ve
gayri resmi kurumlara baskı yapmaktadırlar. Bu baskılar sonucunda istedikleri
gibi olmasa da en azından itibarlarını korumaya çalışmaktadır. İlgisizlik
olabilir ama ilgisizliğe sessiz kalmak ya da kalmamak yazarın elindedir. Birçok
ilde yazarlar kendi aralarında birlik olup, düzenli etkinlikler yapmaktadırlar.
Çoğu bir dernek çatısı altında toplanmaktadır. Dernek çatısı altında kendi
aralarında şiir okuma günleri, kitap okuma, sohbet etme, kendi çalışmalarını
paylaşma gibi birçok etkinliği küçük gruplar halinde gerçekleştirmektedirler.
Yeri geldiğinde de resmi kurumlardan taleplerde bulunmaktadırlar.
Urfa’da
ise durum tam tersidir. Yazarlar bireysel olarak bile görüşmeye
yanaşmamaktadır. Burada nedenlere değinmeye gerek yoktur. Urfalı olmanın
getirdiği kişilik yapısının bir sonucu demek şimdilik yeterlidir. Yazarlar
kendi aralarında birlik olmaması ve bireysel olarak da talep oluşturamamaları
kenarda kendi hallerinde kalmalarına neden olmaktadır.
Resmi
kurumlar kendi karşılarında organize olmuş bir yazarlar birliği de görmeyince
doğal olarak harekete geçmemektedir. Resmi kurumları harekete geçiren bireyler
ve sivil kurumlardır. Durduk yere kimse kimseye elini uzatamaz. Talep olmayınca
da karşılanması gereken bir şey de olmamaktadır. Birileri çıkıp da biz talep
ettik diye bilir. Resmi kurumlar kendi peşinde koşmayanların talebini kolay
kolay karşılamaz. Talepte ısrarcı olmak gerekmektedir.
Urfalı
yazarların mütevazı kişiliği ve yazarlık egolarının dışa vuramamasına neden
olmaktadır. Halbuki yazarlık egosu karaktersizlikle birleşince rahatsız
edicidir. Mütevazi kişiliklerde ego kişiyi harekete geçirir ve emek adına
yapılan her davranış saygıyı hak eder. Diğer illerde gördüğüm ego Urfalı
yazarlarda maalesef yoktur. Ego her zaman yanlış anlaşılmaktadır. Buradaki
egodan kastımız hırstır. Bencilik değildir. Bencillikle ilgili çok farklı
şeyler söylenebilir ama yeri şimdilik burası değildir.
Urfalı
yazarların pasifliğinin bir nedeni ise, bazılarının memur olmasıdır. İkinci bir
nedeni ise birey olmaları, siyasetin, cemaatlerin ve kavgaların dışında kalmak
istemeleridir.
Sessizliği
tercih eden yazar, bana neden ilgi gösterilmiyor demeye hakkı yoktur.
Sessiz
kalan yazar kendisinin ezilmesine de göz yumar.
Yazar
cesur olmalıdır. Aksi yazarlık değildir.
***
Son
yazımızda Urfalı yazar Mehmet Acıoğlu’na
değineceğiz. Acıoğlu’nun Lanetli Mühür
ve Islak Umutlar diye iki roman var
bildiğim kadarıyla. Yazar Lanetli Mühür kitabını şahsıma hediye etse de
yoğunluğumdan dolayı okuma fırsatım şimdilik olmadı. Yazar kitabından bize
bahsetmiş olsa da, okumadığım bir kitap üzerine yorum yapmayı doğru bulmuyorum.
Ancak yazarın son romanı olan Islak Umutlar kitabının editörlüğünü yaptığımdan,
bu kitabına değineceğim.
Yazar
kitaplarında sosyal olaylara dair söylemek istediklerini roman diliyle
okuyucularına seslenmektedir. Nitekim Islak Umutlar kitabı hala güncelliğini
koruyan, uzlun zamandır gerek siyasi arenada gerekse halk arasında tartışmaları
devam eden Suriyeli mültecilere değinmektedir.
Yazar,
Suriyeli bir ailenin evlerinni bombalanmasıyla Türkiye gelmelerini ve Türkiye
üzerinden Avrupa’ya gidişinin dramını anlatmaktadır. Yazar olaya tamamen insani
açıdan ele almaktadır. Siyasi yönünü irdelememektedir. Konu insani olunca
yardımlaşma, fedakârlık, aşk, ayrılık, özlem, ölüm, yalnızlık, evlat ve eş
sevgisi, paylaşım ve kaynaşma gibi bize insanlığı hatırlatan; vatansızlığın ne
olduğunu, insan deyince dinin, siyasetin bir kenara bırakılması gerektiğini değinmektedir…
Yazarın
yaşanmış bir kesitte yola çıkarak anlattığı, insanlığın hepimize lazım olduğu
gerçeğini bizi sıkmadan, akıcı bir dille okuyucuyu kendine bağlamaktadır…
Suriyeli bir aile üzerinden Suriye konusuna farklı bir bakışla bakmak
isteyenler kitaba göz atmalıdır.
Urfa’da
yazar olmak ve yazarlık yazım serisinin sonuna geldik. Konuyla ilgili
söyleyecek sözümüz bitmese de yazıyı burada noktalıyoruz. Dileğimiz bu örnek
yazılar, diğer yazar arkadaşlarımızı da bu konularda yazmayı teşvik eder ve
yazarlar hak ettikleri değeri görür, sorunlarına yetkililer tarafından çözümler
üretilir.
Osman Tatlı
osmantatli@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder