2 Ocak 2020 Perşembe

Urfa’da Yazarlık ve Yazar Olmak V


Urfa’da Yazarlık ve Yazar Olmak V
Urfalı yazarların yazarlık haklarını dile getirmeyişleri, kendilerini ifade edememeleri ve pasif duruşları nedeniyle kendilerine gösterilmesi gereken saygı ortaya çıkmamaktadır. Bağırmazsanız kimse sesinizi duymaz ve yardıma koşmaz misali, sessizlik itibarsızlığı ortaya çıkarmaktadır.

Yerel yazarlara ilgisizlik sadece Urfa’ya özgü bir durum değildir. Kitap fuarları nedeniyle farklı illerde görüştüğümüz birçok yazar yerel kurumların ilgisizliğinden yakınmaktadır. Ancak birçok ilde rastladığımız bu durum Urfalı yazarlarla farklılık göstermektedir. Diğer birçok ilde yazarlar haklarını aramakta ve seslerini duyurmak için mücadele etmektedirler. Yerel resmi ve gayri resmi kurumlara baskı yapmaktadırlar. Bu baskılar sonucunda istedikleri gibi olmasa da en azından itibarlarını korumaya çalışmaktadır. İlgisizlik olabilir ama ilgisizliğe sessiz kalmak ya da kalmamak yazarın elindedir. Birçok ilde yazarlar kendi aralarında birlik olup, düzenli etkinlikler yapmaktadırlar. Çoğu bir dernek çatısı altında toplanmaktadır. Dernek çatısı altında kendi aralarında şiir okuma günleri, kitap okuma, sohbet etme, kendi çalışmalarını paylaşma gibi birçok etkinliği küçük gruplar halinde gerçekleştirmektedirler. Yeri geldiğinde de resmi kurumlardan taleplerde bulunmaktadırlar.

Urfa’da ise durum tam tersidir. Yazarlar bireysel olarak bile görüşmeye yanaşmamaktadır. Burada nedenlere değinmeye gerek yoktur. Urfalı olmanın getirdiği kişilik yapısının bir sonucu demek şimdilik yeterlidir. Yazarlar kendi aralarında birlik olmaması ve bireysel olarak da talep oluşturamamaları kenarda kendi hallerinde kalmalarına neden olmaktadır.

Resmi kurumlar kendi karşılarında organize olmuş bir yazarlar birliği de görmeyince doğal olarak harekete geçmemektedir. Resmi kurumları harekete geçiren bireyler ve sivil kurumlardır. Durduk yere kimse kimseye elini uzatamaz. Talep olmayınca da karşılanması gereken bir şey de olmamaktadır. Birileri çıkıp da biz talep ettik diye bilir. Resmi kurumlar kendi peşinde koşmayanların talebini kolay kolay karşılamaz. Talepte ısrarcı olmak gerekmektedir.

Urfalı yazarların mütevazı kişiliği ve yazarlık egolarının dışa vuramamasına neden olmaktadır. Halbuki yazarlık egosu karaktersizlikle birleşince rahatsız edicidir. Mütevazi kişiliklerde ego kişiyi harekete geçirir ve emek adına yapılan her davranış saygıyı hak eder. Diğer illerde gördüğüm ego Urfalı yazarlarda maalesef yoktur. Ego her zaman yanlış anlaşılmaktadır. Buradaki egodan kastımız hırstır. Bencilik değildir. Bencillikle ilgili çok farklı şeyler söylenebilir ama yeri şimdilik burası değildir.

Urfalı yazarların pasifliğinin bir nedeni ise, bazılarının memur olmasıdır. İkinci bir nedeni ise birey olmaları, siyasetin, cemaatlerin ve kavgaların dışında kalmak istemeleridir.

Sessizliği tercih eden yazar, bana neden ilgi gösterilmiyor demeye hakkı yoktur.
Sessiz kalan yazar kendisinin ezilmesine de göz yumar.
Yazar cesur olmalıdır. Aksi yazarlık değildir.
***
Son yazımızda Urfalı yazar Mehmet Acıoğlu’na değineceğiz. Acıoğlu’nun Lanetli Mühür ve Islak Umutlar diye iki roman var bildiğim kadarıyla. Yazar Lanetli Mühür kitabını şahsıma hediye etse de yoğunluğumdan dolayı okuma fırsatım şimdilik olmadı. Yazar kitabından bize bahsetmiş olsa da, okumadığım bir kitap üzerine yorum yapmayı doğru bulmuyorum. Ancak yazarın son romanı olan Islak Umutlar kitabının editörlüğünü yaptığımdan, bu kitabına değineceğim.

Yazar kitaplarında sosyal olaylara dair söylemek istediklerini roman diliyle okuyucularına seslenmektedir. Nitekim Islak Umutlar kitabı hala güncelliğini koruyan, uzlun zamandır gerek siyasi arenada gerekse halk arasında tartışmaları devam eden Suriyeli mültecilere değinmektedir.

Yazar, Suriyeli bir ailenin evlerinni bombalanmasıyla Türkiye gelmelerini ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya gidişinin dramını anlatmaktadır. Yazar olaya tamamen insani açıdan ele almaktadır. Siyasi yönünü irdelememektedir. Konu insani olunca yardımlaşma, fedakârlık, aşk, ayrılık, özlem, ölüm, yalnızlık, evlat ve eş sevgisi, paylaşım ve kaynaşma gibi bize insanlığı hatırlatan; vatansızlığın ne olduğunu, insan deyince dinin, siyasetin bir kenara bırakılması gerektiğini değinmektedir…

Yazarın yaşanmış bir kesitte yola çıkarak anlattığı, insanlığın hepimize lazım olduğu gerçeğini bizi sıkmadan, akıcı bir dille okuyucuyu kendine bağlamaktadır… Suriyeli bir aile üzerinden Suriye konusuna farklı bir bakışla bakmak isteyenler kitaba göz atmalıdır.

Urfa’da yazar olmak ve yazarlık yazım serisinin sonuna geldik. Konuyla ilgili söyleyecek sözümüz bitmese de yazıyı burada noktalıyoruz. Dileğimiz bu örnek yazılar, diğer yazar arkadaşlarımızı da bu konularda yazmayı teşvik eder ve yazarlar hak ettikleri değeri görür, sorunlarına yetkililer tarafından çözümler üretilir.

Osman Tatlı
osmantatli@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Unit 42: Dijital Parmak İzi Sanal yani ikinci bir hayat/yaşam mecrasının kapısını sonuna kadar açan internet artık bizim beşinci organım...