2 Şubat 2019 Cumartesi

Yazar Adayını Bekleyen Engeller


Yazar Adayını Bekleyen Engeller
Yazar olmaya karar verdin veya heves ettin. Her şey burada bitmiyor ey simurg, asıl mücadelen ve savaşın karar vermenle başlıyor. Karar, seni harekete geçiren mekanizmadır, seni eyleme geçiren görüntündür. Karar vermek kendi adına bir şey istemendir. Karar vermen, geleceğini ne üzerine inşa edeceğine dair bir temel atmandır. Bundan dolayı neye karar vermiş olduğun çok önemlidir ey simurg!

Bu hayat senin kararlarına saygı duyacak kadar düz bir düzleme sahip değildir. Hayat, sürekli kararını sana sorgulatır ve yüreğine sürekli şüphe tohumlarını serper. Gördüğün gibi karar vermek yetmiyor, bir de kararını diri tutman, kararının arkasında durman ve en önemlisi her gün kararına olan inancını tazelemen gerekiyor.

Kararından sonra, verdiğin kararın yükünün ne kadar ağır olduğunu daha iyi anlayacaksındır. Yükü ağır olan kararın, yüreğe verdiği sükûnetin tadının daha lezzetli olduğunu da fark edeceksin. Bırak yükün ağır olsun ki alacağın lezzetin de tarifi olmasın. 

Bırak yükün ağır olsun ki, her önüne çıkan engeli aşarken yaşadığın heyecan bütün bedenini sarsın ve tekrar yeni heyecanlar yaşama sevincinin peşinde kendini koşar bulabilesin. Bundan daha güzel bir macera var mı ki.

Her güzel olanın önünde engeller Çin Seddi gibi dizildiğini de sana hatırlatmak hayal ortaklığımız adına bana düşüyor ve gelelim önümüze dizilmiş engellere bakalım:

I.         İlk Engel ‘BEN’

Ey simurg, yolun önündeki en büyük engelin kendin olduğunu unutma. Önce kendini aşmalı, kendini kendine engel olmayacak şekilde eğitmeli ve kendini tanımalısın. Senin öndeki “Sen” engelini kimse kaldıramaz. Ben’in önündeki engeli ancak insanın kendisi kaldırabilir. Şayet kendine karşı direnirsen, yeni bir hayatın kapılarını aralamak sana zor geliyorsa, yeni bir hayatta adım atmak da zorlanıyorsan, kendinle çelişkili ve amansız bir savaş yaşıyorsan, önce bu meseleyi hal etmen gerekmektedir. Seni tutan zincirleri kırman, parçalaman gerekmektedir. Seni bağlayan zincirleri ancak sen parçalarsın, başkaları değil. 

Her şey sende başlar ve sende biter; diğerleri senin için dış sestir, yüreğinin etrafında dönerler ve yüreğinin derinliklerine işlemezler. Bazen sana kısa süreli umut olurlar, bazen kendine olan güvenini pekiştirirler ve durum sadece bundan ibaret kalır. Yüreğine ve aklına ancak ve ancak sen ses geçirebilir, kendine dair gerçekleri sen izah edip, ikna edebilirsin.

Yazarlık yolculuğunda en büyük engeli olan “Seni” kontrol altına alabilirsen, sonraki adımları aşman daha kolay ve hızlı olacaktır. Ancak “Ben” sorunuyla yola çıkarsan, diğer engellerle beraber bir de kendinle uğraşacağını unutma. Hem kendin ile hem de diğer engellerle uğraşmak enerjini daha fazla tüketecektir. En çok “Ben” sorunu senin enerjini emecektir. Enerjin emildikçe, zayıflayacak ve diğer engellere yenilmen kolay olacaktır. Sen güçlü olursan, kendi istediklerin konusunda kendini inandırır ve tartışmaya kapatırsan kendine bir kalkan yapmış olacaksın ve dışarıdan gelen diğer engeller oluşturduğun kalkana takılı kalacaklar ve sen yolu yara almadan, sadece biraz yorularak geçmiş olacaksın.
Sana, Ben’in engel şekillerinden bahsetmeyeceğim, çünkü herkesin “Ben engelli” farklıdır. Tek bir şekil ve tek bir rengi yoktur. Ben, Bukalemun gibidir, tanınması ve anlaşılması zordur ve tanınması zaman alır. Ben’in düşmanlığını anlamak da zordur. Ondandır ki ilk ve en önemli tehlike Ben’dir.  Unutulmamalı ki dışarıdaki ve uzaktaki düşmanı tanımak kolaydır ve düşmana karşı tedbiri almak zor değildir; ama iç(in)erdeki tanınmayan, bilinmeyen ve sana sendenmiş gibi görünen casuslar daha tehlikeli oldukları kadar, onlara karşı tedbirli olmak da zordur. Onun içindir ki ilk hedefimiz benliğimizdir. Benliğimizin bize olan tutumunu yolculuğumuzda derin yaralara dönüştürmeden tedavi etmek önemlidir.

Ey simurg unutma ki! Kararsız bir benlik kadar tehlikeli bir şey yoktur.

Osman Tatlı
Hayalim Yazar Olmak kitabından


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Unit 42: Dijital Parmak İzi Sanal yani ikinci bir hayat/yaşam mecrasının kapısını sonuna kadar açan internet artık bizim beşinci organım...