İlişkide
Bağlanma Korkusu
Bağlanma
sorumluluk alma ve özgürlüğün sınırlanmasıyla doğrudan ilintilidir. Buna bağlı
olarak yaşam tarzının değişikliğe açmaktır. İstediği gibi davranmaya ve
yaşamaya alışmış birinin birden bunları terk etmesini beklemek çok da doğru
değildir. Beklenilmesi gereken ama zamana yayılması gereken bir durumdur. Kişi tek
yaşamaya alışmışken, başkasıyla ortak yaşamaya hazır olmamasına bağlanma
korkusu diye tanımlanabilir. Bağlanma korkusu kaçak dövüşmeye benzer. Bir yandan
isteme arzusu, bir yandan yeni yaşama hazır olamama endişesi arasında kalan
kişi kendine ve karşısındakine haksızlık eder.
Bağlanma
korkusu ortak yaşama adım atıldığı anda kaybolan bir korku halidir. Tek sorun o
ilk adımı atma cesaretini gösterebilmektir. Gösterildiği zamanda dönüp, bir
önceki halle bakıldığında ne kadar gereksiz ve anlamsız olduğu dair hayıflanma
içine girilir. Dönemi ne kadar da fazla abartıldığı fark edilir. Ama insanoğlu
tecrübe etmeden anlama zorluğu yaşayan bir varlık. Anlayana kadar da kendine
bolca da işkence eder. İnsan acıdan haz almaz böyle işkencelerden ama yinede
duyguların ürkütücü göstergesi insanı acıların içine sürükler.
Yetişme
tarzı insanın ilerleyen yaşına rağmen değişmeyen alışkanlıklar edinir. Edinen bazı
alışkanlıkların ömrü vardır. Alışkanlığın ölüm saati yaklaştığında insan bunu
hisseder. Ve insan kendini savunma içinde bulunur. İnsan gereksiz yere bir
direncin içine girer. Bu değiştiremeyeceğinden değil, değiştirmeye hazır
olmadığından ve kendisini ne beklediğini bilmemesindendir. Edinen alışkanlık
yerini başka bir alışkanlığa bırakması gerekir. Aslında bu yeni alışkanlık
değildir, yani ortada yenilik de yoktur. Var olacak şey alışkanlığın disipline
edilmesidir. Biraz düzene girmesidir. Başıboşluktan, vurdumduymazlıktan,
sorumsuzluktan kurtulup bunun yerine yapılması gerekenleri yapmaktır. Başka bir
deyişle daha önce yapmak istemediklerini, yapma zorunluluğun ortaya çıkmasıdır.
Kişi
tekken istediği birçok şeyi yapmaması durumunda bir sorunla karşılaşmaz. Yapması
için bir yaptırım gücüyle de karşılaşmaz. Yapması gerekeni de canı istediği
zaman yapar. Kendine ve yapılacak işte rahatından, keyfinden taviz vermez. Ortak
paylaşımda ise yapılması zorunlu olanlara karşı keyfi bir durum söz konusu
olamayacağından, kişinin gözünü korkutur bu durum. Bunlar basit örnekler, ciddi
olan konular bu basit örneklerle karşılaştırıldığında konun ciddiyeti
fazlasıyla ortaya çıkacaktır.
Kaçmak
her zaman kolay gibi gelir, aslında kaçmakta sanıldığı kadar kolay değildir. Kalmak
ve kaçmak arasında çok ince bir çizgi vardır. Kaçmanın insana verdiği acı
tarifsizdir. Kalması gerektiğini bildiği halde, gitmeye çabalamanın yüzme
bilmeyenin suda boğulmamak için çırpınmasından farkı yoktur. Geri de kalanın
acı kadar, gidende acı çeker. Giden gitmemesi gerektiğini az çok bilir; geri de
kalanın bildikleri ise varsayımlar üzerine kurulur. Bu varsayımlardan birine
sarılır.
Kaçmanın
çözüm olmadığını insanın ancak kendisi anlar. Gidenin ardından bekleyenin,
bekleme ya da beklememe hakkı kendisine aittir. Hiçbir zamanda kınanmamalıdır. Suç
bağlanmaktan ve sorumluluk almayı göze alamayıp gidendir. Gidenin geldiğinde
kimseyi bulamaması kendi suçudur, suçun bedeline de katlanmalıdır. Ortada bir
bekleme süresi zorunlu olarak olacaktır. Çünkü bekleyen, gidenin ardında hemen
toparlanması ve kendine yeni sayfa açması kolay olmayacaktır. Giden için bu bir
fırsattır. Gidenin çok sürmeden kendini toparlaması gerekir ki geldiğinde
gecikmiş olmasın.
Korku
aşılması zor bir ruh halidir. Aşıldığı zamanda insanı yeniden dirilmesi gibidir.
Korku aşıldığı zaman öndeki engellerde hızla kaldırılacaktır. Yeter ki korkunun
üzerine gidilsin. Gidildiği zaman korkunun çokta korkulan bir şey olmadığı
görülecektir.
Osman Tatlı
osmantatli@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder