Tanrının
Kitabı: Din Propagandası
Kutsal
kitaplar, din, din adamları sinemanın en önemli temalarıdır. Bazen yermek bazen
yüceltmek sinemanın kime, neden hizmet ettiğine göre değişmektedir. Önemli olan
kitlelere istenen algının verilmesidir. Sinema çok düşünmesini sevmeyen
kitleleri sevmektedir. Bundan dolayı sinema derinlemesine analizler, söylemler
içine girmez aksine görünürde daha basit ve yüzeysel vurgularla muhatabını
kuşatır ve etki altına alır. Sinema hiçbir zaman muhatabını boğacak söylemlerin
içine girmez. Tercihte aksiyon eksenli filmlerdir. Tema ya da mesaj aksiyon
filmlerin içine serpiştirilir. Böylece seyirci sıkılmadan filmi izlemesi
sağlanır ve diyaloglarla istenen mesaj verilir. Bize basit ve sıradan, önemsiz
gelen diyaloglar aslında filmin yapım nedenidir. Bazen sadece bir cümle filmin
çevrilme nedeni olabilmektedir. Vurgular dikkat çeken sahnelere yerleştirilir.
Öncesi ve sonrası iyi planlanır ki nokta atışı yapılabilsin. Örneğin Tanrının
Kitabı’nda Solara ve Eli aynı oda da konuştukları konu gibi. Seyirci ikilinin
farklı bir nedenle bir araya geldiğinin düşünmesi sağlanır. Yarı çıplak kadının
verdiği mesajda düşünceyi destekler. Ama karşımıza tam tersi bir diyalog
gelişir. Sahneye kilitlenen seyirci hazır hale getirilir ancak seyirci ters
köşeye yatırılır. Bu ters köşe film yapımcıların istediği şekildedir.
İki
saatlik bir aksiyon filmini bir tek tema etrafında sıkmadan ve merakla
seyirciyi kendine bağlayan bir kurgunun oluşturulmasına şaşırmamak elde değil.
Amerikalılar sinema yoluyla propagandayı çok güzel kullanmaktadır. Mesajın
kurgunun içinde kaybolmasına izin vermeden, hatta kurguyu mesaja göre
oluşturmaktadırlar. Kurguda iki nokta
vardır: birincisi kurgu önemlidir, diyaloglar da kurguya hazırlanır. Kurgu
önemli olduğu için diyaloglar çok önemli değildir. İkincisinde mesaj önemlidir.
Mesajın yerine ulaşması için kurgu oluşturulur. Kurgu mesajın etrafında döner.
Tanrının Kitabı filmde kurgu mesajın etrafında döner. Kurgu âdete mesaj vermek
için yazılmıştır. Silahlar, dövüşler bile mesajı pekiştirmek içindir. Seyirciyi
tutmak ve mesaja doğru götürmek için gerekliliktir. Biraz da dikkat dağıtmak
amaçlanır. Salt bir propaganda izlenimi vermemek adına bu önemlidir. Yoksa
seyirci doğrudan tepkisel yaklaşabilir.
Sinema
yapımcıları post apokaliptik,
dispotik ve bilim kurgu sinemasında kurgudan ziyade oluşturulmak istenen algı
önemlidir. Dolaysıyla kurgu hataları üzerinde çok durulmaz. Eleştirinin içine
almamak gerekir. Olaylar arasındaki bağlantılar göz ardı edilebilir. Sıra dışı
bir kurguda sıradan gerçeklik aramak doğru bir yaklaşım değildir. Tanrının
Kitabı filmindeki kurgu tutarsızlıklarına bu perspektiften yaklaşmak gerekir.
Yalnız bir adam Eli, Tanrı tarafından
görevlendirildiğini kendisine gelen seslerden inanmaktadır. Tek hedefi yine
sesin direktifiyle bulduğu kitabı Batıya götürmektir. Batıda bir adres ya da
coğrafi bölge yoktur. Ses bu konuda bir şey demediği için Eli otuz yıldır
Batıya yol almaktadır. Elindeki kitabı batıya götürülmesi Batının kurtarıcı ve
ilahi ışığın, mesajın Batıdan geleceğini işaret eder. Eli bir elçi, bir Mesih
görevindedir. Kendini kitabın korumasına adamıştır. Kitabın güvenilir ellere
ulaşmasını amaçlamaktadır. Sonrasına dair bir düşüncesi yoktur. kitabı kime
neden teslim edeceğini bilemiyoruz, filmin son sahnesinde de kitabın kime,
nasıl hizmet edeceğini cevabını alamıyoruz. Anlaşılan tek şey kutsal kitapların
kötülerin eline geçmemesi için kütüphanede saklanacağıdır. Tabii kim iyi kim
kötü ayrımı net değildir. Kitabı teslim alanların halk üzerinde kitabın
etkisini kullanıp kullanmacakları da anlaşılmıyor.
Kitabın değeri kutsallığı ve bu kutsallığın halk
üzerindeki etkisiyle halka istediğini yormadan yaptırabilmesidir. Nitekim kötü
adam Carnegie kitabı önemini ve etkisini şöyle izah eder:“O lanet bir kitap
değil aptal! O bir silah. Zayıflarla çaresizlerin kalplerini ve zihinlerini
hedef alan bir silah. Bize insanlar üzerinde tam kontrol verecek. Lanet bir
kasabadan daha fazlasına hükmetmek istiyorsak, kitap elimizde olmalı. Her
yerden insanlar gelecek, sözlerim kitabın içindense dediğimi yapacaklar. Bu
daha önce oldu. Yine olacak. Lazım olan
tek şey o kitap.” "Tanrının adını
anarak onun yarattıklarını yok ettiler. Bu kadar büyük bir savaşı başlatan bir
kitaba sahip olduğumuzda bir kasabadan çok daha fazlasını yönetebiliriz.
İnsanlar kitapta yazan her şeye inanır!" diyaloglardan anlaşılacağı üzere
kitap inançtan çok, halkı kontrol etmek ve sömürmek için vardır. İktidarlar
halka istediklerini kitap üzerinden gerçekleştirmek istemektediler. Kitap
halkları uysal ve itaatkar hale getirmektedir. İktidar sahipleri kitaba olan
inançları, kitap üzerinden halkı ne kadar idare ettikleridir. Kendileri kitabın
getirdiklerine inanma ve itaat etme düşünceleri yoktur. filme göre
imparatorluğa giden yol kitabın içindekilerle halkı yönlendirmektedir. O zaman
silaha ve şiddite gerek kalmayacak, halk kendi kendine söyleneni yapacaktır.
Eli’ye göre de kitap kötü adamların eline
geçmemesidir. Kitabın rehberliğinde yolculuk eder, kitabın verdiği olağanüstü yeteneklerle
de kötü adamlarla baş eder. nitekim kitabın yazım dilinin körler alfabesi
olması, Eli’nin de aslında kör olduğu düşüncesi bunu desteklemektedir. Eli
kördür, kitap önünü aydınlatıyordur. Kitap onun gören gözüdür. Belki de körlüğü
nedeniyle koku alma duyusu gelişmiştir. Ya da kitap kötü adamları tanıması için
koku duyusunu geliştirmiştir. Tartışılan bir konu da olsa Eli’nin kör oluşundan
çok, körler alfabesini bilmesidir. Geçmişine dair bir bilgimiz olmadığından
Eli’nin körler alfabesini nasıl, nereden öğrendiğini bilemiyoruz.
Kitabın körler alfabesiyle yazılmış olması kutsal
kitapların halkın anlamadığı bir dili yazılmasına göndermedir. Halkın okuma
yazma bilmemesi de bundandır. Filmde geçen otuz yıl okuma yazmayı unutturacak
bir süre değildir. Ki okuma yazma bilenler var. Kutsal kitapların halkın değil,
belli bir kesimin elinde olduğunu ifade eden dil göndermesi yerindedir. Tarih
boyunca kutsal kitapları belli bir zümre okumuş, yorumlamış ve halka
anlatmıştır. Günümüzde de bu anlayış devam etmektedir. Günümüzde de kutsal
kitaplar belli zümrelerin tekelindedir. Halkın anlamayacağı ve ancak
kendilerinin anlayabileceğini sürekli empoze etmektedirler. Halka gelen kitap,
halka yabancıdır ve dokunulmazlık kazandırılmıştır. Kutsal kitapların dilinin
halka yabancılığı körler alfabesiyle izah edilmesi yerinde bir göndermedir.
Eli’nin Solara ile ilişkisi de kitabın mesajına
uygundur. Kutsal kitap fuhuşu ve zinayı yasaklamıştır. Eli’nin Solara’ya
dokunmamasını böyle anlamak gerekir. Eli kitabın emirleriyle yaşayan biridir.
Bütün kutsal kitaplar zinayı yasaklar ve meşru olan evliliği önerirler. Filmin
geçtiği dönem ve diğer kadınların çirkinliği, yaşlılığı yanında Solara güzel ve
gençtir. Eli kendisine sunulan teklifi inancı gereği ret eder. Arzularının
peşinden gitmez.
Film boyunca Eli kitaptan pasajlar okuyarak
kitabın propagandasını yapmaktadır. Filmin son sahnesi de propagandanın
zirvesidir. Çünkü diğer din kitaplarına göre daha ön plana çıkarılır. Din
propagandası yapan film bunu kendi içinde yapması ve diğer kutsal kitaplarla
bir kıyasa gitmemesi gerekirdi.
Final sahnesi kutsal kitapların yeri korunması
gereken kütüphanelerdir mesajı vermiş olma olasılığı da unutulmamalıdır.
Osman Tatlı
osmantatli@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder